12 Mayıs 2012 Cumartesi

bu ne ya ne işim var benim burda ne yapıyorum ben :D
bi de bu çıktı, şimdi de bunu diyip duruyorum kendi kendime, özellikle de okulda :D benim eğitilme yaşım geçmiş heralde artık :D
hele insanlığı başkalarından öğrenmek gibi bir niyetim hiç yok :D bazen hayat zorla eğitir insanı gerçi, iyi yada kötü tecrübe bunun adı :D ben istemiyorum dedim ama mecbur kalırsak öğreniriz elbet :D
....
bi şeyi anladım benim yerim eski arkadaşların yanı çünkü beni bir tek onlar direkt anlayabiliyo..ha ailemle de aram iyi ama bu daha çok onların hoşgörüsü sayesinde oluyo :D açıklama yapmak sıkıcı birşey açıklama yapmadan konuşabileceği insanları arıyor etrafında insan...
hiç mi çaba harcamıyorum çok çaba harcıyorum aslında ama insan her zaman mücadeleye yanaşmıyor hele yorgunken çok zor...üstüne bir de yanlış anlaşılmalar binince hepten çekilmez oluyor...
bu sosyallik olayına takılıyorum, daha doğrusu insanların sosyallikten anladığına..bence sosyallik illaki birlikte birşeyler yapmak değildir ya da bir etkinliğe katılmak değildir, sosyallik bence sadece iletişim yeteneğiyle ilgilidir, yani demek istediğim sosyallik toplanıp hiçbirşey yapmadan vakit geçirebilmektir..o sosyal geçinenleri denemek isterdim aslında hangisi tahammül edebilirdi bir insanla salt iletişim kurmaya,, hatta hiç iletişim kurmadan -kasttetiğim sözlü olanı- ne kadar vakit geçirebilirdiğine bakmak isterdim..demek istediğim sosyallik illa birşeyler yapmak değildir eğer buysa-sözlük anlamını bilmem- iyi birşey değildir..çünkü bu haliyle bir kaçıştır sadece, paylaşmaktan kaçıştır kendinden hiç bir şeyi paylaşmamaktır...
bak kendine, arkadaşlarınla ya da sevgilinle sıkılınca naparsın kağıt oynarsın sinemaya gidersin konsere gidersin vs vs.. bir etkinlik ararsın yapcak, ki daha az konuşun.. " çok konuştuk daha ne konuşcaz" aslında bu demektir yaptığın...bunları yapmak kötü birşeydir diye demiyorum ben sadece sosyalliğin tanımını yapmak istedim kendimce :D
bazen o kadar yorgun hissediyorumki kendimi, diyorumki arkadaşlarımın yada sevdiğimin gözlerine baksam da beni anlasalar..işte bunu beni aslında hiç- neredeyse hiç- tanımayan insanlardan bekleyememki..beklediğim oluyor bazen sonuç hüsran tabi :D..müneccim mi bunlar nası anlasınlar :D
....
....
geri dönüp baktım yine, buna lisede -genelde tuvalette- bi ara çok sık dinlediğim bir şarkı sebep oldu :D
hani yazmıştım ya mutlu olmak benim için bir amaç değil artık diye..
şöyle bakıyorum da, kendime çok mu acımasız davranmışım diye düşünüyorum :D yada o zaman aldığım kararın bu kadar etkili olacağını tahmin edebilmiş miydim diye düşünüyorum, sanırım etmemiştim :D
en başta, amacın mutlu olmak değilse yalnız kalmak zorundasın çünkü herkes mutlu olmak isterken sen onların yanında eğreti kalırsın haliyle ..ve tabi aynı şekilde mutsuzluğa da direnç gösterirsin yanındakileri üzen bir şey sana anlamsız gelebilir, ki geliyor da.. aynı idealleri paylaşmak önemlidir bence..
bir başka yönü de elinden en sevdiği oyuncağı alınmış çocuk gibi olursun..sahip olabileceğin en büyük idealden vazgeçmişsindir..sonuç boşluk...bende çok sık boşluğa düşer oldum ve hep daha derine... ama biliyorum bir yerde derinde 'belki' asılı kalabilirim... kendime ilginç bir deney yapıyorum :D sonumuz hayrola...
bir de insanların sürekli senin mutsuz olduğunu ima etmesi yada sana ilgi göstermeye çalışması var :D onları kendime daha yakın görüyorum ilgilenilmek güzel birşey ama benim deneyimi zorlaştırıyorlar :D birde tabi mutsuzluğun sürekli hatırlatılması en çok mutsuzluğa katkı yapar...olsun yinede ben onların niyetinin iyi olduğunu biliyorum hepsinin olmasa da çoğunun ya da bazılarının :D...
yaz gelsin bir yollara düşeyim, bir daha düşüncem sanırım bu durumu devam ettirip ettirmiyceğime :D şimdilik böyle devam.. ne yalan söyleyim belki kulağınıza hoş gelmiyor ama ben bazen eğleniyorum da :D

1 Mayıs 2012 Salı

su akar yolunu bulur sen yeterki musluğu aç :D
<iğrenç özlü sözlerimden sadece bir tanesi>

17 Nisan 2012 Salı

bir de şarkı paylaşalım bana çok güzel bir insandan hatıra kalan....

All I want
Is to one day come to know myself .....

14 Nisan 2012 Cumartesi

kendimdeki değişim üzerine yazıyorum bu yazıyı o tarihini hatırlamadığım ilk günden kırılma noktamdan başlayarak...
öncelikle belirteyim halimden memnunum.. mutlu musun dersen bak ona cevabım yok ama oraya gelicez...
bir akşam <2 sene önce sanırım> yine saat geç ben eve doğru yürüyorum her zamanki gibi elimde sigara ( o zaman davidoff bu kadar pahalı değildi ).. ben yine mutsuz işte o zaman düşünmeye başladım ve kendi kendime bir karara vardım..
önüme koyduğum hedeflere baktım ideallerime baktım elle tutulur hiç bir hayalim yoktu o zamanlar da tıpkı şimdiki gibi. bir tek idalim vardı dile gelen "mutlu olmak!"... bunun için kendimi çok yorduğuma karar verdim kendi kendime, önemli miydi gerçekten mutlu olmak o kadar da...
ve dedimki tamam olum sen bu mücadeleyi kaybettin mutlu falan olamazsın sen..bu karara varmak benim için hiç kolay olmadı sanmayınki anlık söylenmiş bir laftı..o gün yeni bir mücadeleye atıldım kendimle, kendime karşı...
mutlu yada mutsuz olmam önemli değildi önemli olan anı yaşamaktı önyargılarım olmadan yaşamaktı, gerektiğinde herşeyle başa çıkabilecek güce erişmek oldu amacım.bunu güç düşkünlüğü olarak yorumlamayın, bende de herkeste olduğu kadar...
o gün benim için yeni bir mücadele başladı..neye karşı mücadele ettiğimi anlayamadığını biliyorum.. ki ne ben anlatabilirim ne de anlatsam sen anlayabilirsin o yüzden boşver..ben kendi kendime karalıyorum işte birşeyler....
...
yani artık mutlu olup olmadığım umurumda değil benim.. yaşıyorum işte önemli olan bu değil mi...
bana niye mutsuzsun dendiğinde cevap veremem çoğu zaman, anlatmak istemediğim için değil mutlu olmak için çaba harcamadığım için...ha burdan mutsuz olmak istediğim sonucunu çıkartırsan sen benden daha çok saçmalamış olursun....
bu fikrin kaynağı yine aynı aslında birşeyi somutlaştırmak demek karşıtını da somutlaştırmak demek değilmi.. yani mutsuzluğun kaynağı mutluluktan başka nedirki...
niyetim duygularımı yoketmek değil.. sadece sakin yaşamak, gösterişsiz duygulara sahip olmak, mutluluğu da mutsuzluğu da sonuna kadar hissetmek ama içimde, kalbimin en derininde hissetmek onları < ben nazara inanırım bu arada, negatif pozitif enerji, düşünce gücüne de> çünkü sahip olduğum en değerli şeyler onlar, onları sakınmalıyım bir başkasının benim duygularımı dengelemesine izin veremem...işte bu yüzden duygularımı kolay ifade edemem biraz istemli bazen istemsiz...
ben mutsuzluğumu da seviyorum çünkü en temelde beni mutlu eden şeyler de onlar..
...
sonumuz hayrola...

**yazının içeriği satırdan satıra değişiyor gibi gelmiş olabilir ama bende her cümlede aynı hissi uyandırıyor yani benim gibi yorumlayabilirsen yazdıklarımın hepsi sadece tek bir cümle aslında, tabi bunu yapabilirsen**

7 Nisan 2012 Cumartesi

bir daha yapmam dediğim hangi hatam var....
.....
uykum var ama uyumamak için direniyorum...
.....

4 Nisan 2012 Çarşamba

gül bahçesindeyken tek bir gülün kokusunu alamazsın....
yaşamaya çok alışırsan bazen yaşadığını bile anlayamazsın....
....
....
bazen insanın hayatını tehlikeye atması tuhaf bir huzur, nerden geldiği belli olmayan, anlaşılmaz bir mutluluk veriyor... aslında ölüme yaklaşmak aynı zamanda hayata da yakınlaştırıyor....

**çok şey yazıp sildim de geriye bu birkaç cümle kaldı.. hayal gücünüze bırakıyorum artık, demiştimya yarım kalmış cümleleri seviyorum...**

23 Mart 2012 Cuma

kendi kendilerini sevip düşmanlarından nefret edebilen saf insanlar ne mutluydu...
kendi kendilerinden asla kuşkuya düşmemiş, kendilerinin sözde en ufak bir sorumluluğu olmamış, tüm sorumluluğu doğal olarak kim olduğu farketmeyecek birine, kısacası bir başkasına, bir "düşmana" yükleyen insanlara ne mutluydu....
**alıntıdır**